MARDİN KIZILTEPE İLÇE MİLLÎ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ

(YÖGEP) NİSAN AYI GELİŞİM TOPLANTISI

Mehmet Ali Aydemir,in Türkiye'de İmam Hatip'li Algısı: Bazı Göstergeler Bağlamında Sosyolojik Bir Değerlendirme
(YÖGEP) NİSAN AYI GELİŞİM TOPLANTISI

                               Araştırma Makalesi

 

Türkiye'deİmamHatip/liAlgısı:BazıGöstergelerBağlamında Sosyolojik BirDeğerlendirme

 

Mehmet Ali Aydemir1

Selçuk Üniversitesi

 

 

Öz

Türkiye'de din eksenli tarihsel tecrübe, kendine mahsus özelliklerle şekillenen ve günümüze kadar uzanan "imam hatip okulları" olgusunu üretmiştir. İmam hatip okulları ve öğrencilerinin bu tarihsel tecrübe ile gelişen karakteristiği,birkimlikunsuruveözgünbirvatandaşlıkmodelinetahviledilebilmiştir.İmamhatipokullarında yetişen öğrencilerin dindarlık düzeyi, yaşama tarzı, hayat görüşü, siyasal tutumları gibi çeşitli başlıklarda belirginleşen bu husus; Türkiye'nin toplumsal yapısına mündemiç olgusal bir gerçekliğe yaslanacak kadar içselleştirilmiştir. Bir toplumsal tipoloji çıkarabilecek düzeyde özgün bir duruş üretebilen imam hatipli olmak, salt öğrencileri ilgilendiren bir hususiyet olmanın ötesinde imam hatipli olmayan diğer insanların nazarında da çeşitli açılardan bir karşılık üretebilmiştir. Bu anlamda, bir eğitim kurumu olmanın yanı sıra toplumdabulduğu karşılık ile de imam hatip okulları, diğer eğitim kurumlarından ayrılmaktadır. Zira Türkiye'de bu okullara atfedilen değer ve nitelikler, ortak bir tanımlayan olarak hemen her kesimden insanın neredeyse üzerinde ittifak ettiği olumlu bir imaja kaynaklık etmiştir.

 

 

 

Günümüz İmam Hatip Okulları Üzerine

Millî Eğitim Bakanlığı resmî rakamlarına göre Türkiye'de ortaokul düzeyinde 1780,lisedüzeyindeise1094olmaküzeretoplam2874imamhatipokulumevcuttur. Ayrıca bu okullarda; 386,589'u ortaokul öğrencisi, 546,443'ü lise öğrencisi olmak üzere toplam 933,032 öğrenci eğitim-öğretim görmektedir.2 Bu veriler, 28 Şubat süreciyle öğrencilerinin büyük çoğunluğunu yitiren imam hatip okullarının tekrar eski öğrenci potansiyeline ulaştığını göstermektedir (Özensel & Aydemir,2016).

Eğitim meselesinin Türkiye'de tartışmalara konu bir politika unsuru olarak görüldüğü açık bir gerçektir. Bir meşruiyet zemini olarak eğitim alanı, siyasal iktidarların politikalarıyla sıklıkla değiştirilmiş ve yeniden yapılandırılmıştır. İmam hatip okulları da bu anlayıştan nasibini almış ve neredeyse her dönemde yeni bir uygulamailekarşıkarşıyakalmıştır.Değişenkoşullarvetutumlarakarşınimamhatip okullarına atfedilen kıymetin bir göstergesi ise halk nezdindeki algılarda görülebilir. Bu konuda yapılan "Türkiye'de İmam Hatip Liseleri ve İmam Hatipliler Algısı" araştırmasının da ortaya koyduğu bir realite olarak, bu okullar; Türkiye kamusu için önemarzedenkurumlararasındadır.Buokullarıngerekdinveahlakeğitimikonusunda gerekse diğer eğitsel konularda başarılı olduğu, buralarda yetiştirilen öğrencilerin topluma saygılı, değer yönelimli, vatansever yurttaşlık bilinciyle bezenmiş ve "iyi" insan olma kapasitesini haiz oldukları gibi algılar ön plana çıkmaktadır kabuller ve siyasal iktidarların örtüştüğü durumlarda imam hatip okullarının en parlak zamanlarını yaşadığı, aksi durumlarda isehembuokullarınhemdeelbettekiöğrencilerininciddimağduriyetleryaşadığıbir toplumsal tarih gerçeği olarakarşivlenmiştir.

Türkiye'de siyaset; yalnızca bir iktidar yahut devlet yönetim işi olarak değil, aynı zamandaidealizeedilenbirtoplumuninşasıolarakdagörülmüştür.Bugenelkabulün eğitim politikaları dolayısıyla, icrası çeşitli örneklerle deneyimlenmiş ve önem atfedilen kurumların farklı iktidarlarla değişim yaşadığı, döneme ve konjonktüre göre yeni aktörlerin ortaya çıktığı yahut ortadan kaybolduğu iddia edilebilir. Meslek lisesi, düz lise, çok programlı lise, Anadolu lisesi, spor lisesi, güzel sanatlar lisesi, kolejler, özel okullar, askerî liseler, polis kolejleri, imam hatip okulları, özel eğitim kurumları vb. gibi okullar/kurumlar ile bu okullarda/kurumlarda uygulanan müfredatlar, yükseköğrenim sürecine geçişlerde katsayı farklılıkları ya da hangi okula kimlerin kayıt yaptırabileceğine yönelik yönetmelikler/düzenlemeler gibi  hususların tamamı; Türk eğitim sistemi açısından sürekli bir değişimin yaşandığını bize açıkça göstermektedir.

 İmam hatip okullarının bu süreç içinde iki önemli şansı olmuştur. Bunlardanilki,imamhatipokullarınındineğitimiverenresmîbirkurumolması

 
 


 itibariyle ortalama dindar-muhafazakâr insanların yoğun destek verdiği kurumlar arasına girmesidir.

      İkincisi ise bir misyon okulu olduğu sürekli olarak dillendirilmiş vebumisyonunyanlışanlaşıldığıdönemlerdeirticaileyaftayemişolmasınarağmen din,devlet,vatan,milletgibimukaddesatatfedilenunsurlarasahipçıkmapotansiyeli ilesavunulmuşolmasıdır.Hattayukarıdaatıfyapılanaraştırmanınsonuçlarındanbiri olarak, imam hatip okullarında yetişen gençlerin terör eylemlerine bulaşmayacağı, vatanına sahip çıkacağı, devletine güvendiği vb. gibi algılar bu kabule işaretetmektedir.

    Türkiye'nin yaklaşık yüzyıllık siyasi tarihinde bir misyon ve dava unsuru olarak lanse edilen imam hatip kimliği, siyaset sahnesinde olduğu gibi kültürel alanda da kendine yer edinebilmiştir. Yakın dönem siyaset insanları arasında hatırı sayılır oranda imam hatip mezununun olması, dahası bahse konu kişilerin bu kimliklerini önemseyerek ve referans göstererek icraat üretmeleri; günümüz Türkiye'si için "imam hatip okulları" algısının değişmesinde rol oynamıştır. Hâlihazırda Türkiye eğitim politikasının önemli bir bileşeni olarak din ve meslek eğitimi, bu çerçevede daha da önem kazanmıştır. Dindar nesil yetiştirme ve ahlaki vatandaşlık bilincinin yerleştirilmesi adına, gerek imam hatip okulları gerekse diğer eğitim kurumlarının müfredatınaeklenenseçmelidinderslerininsayısınınveçeşitliliğininartması;Türkiye toplumunun yeni bir farkındalık ile buluşması anlamına gelmektedir. Belki dedünya genelindeyaşanansuçoranlarınınartması,değerlerkrizininderinleşmesi,toplumların güvenlik, risk ve endişe düzeylerinin artması ve yeni bir arayış içinde sorunlarına köklü öneriler bulma çabası; ülkemiz adına da bazı farkındalıkları uyarmıştır. Günümüz Türkiye'si de dünyanın diğer modern toplumlarının yaşadığı gerilim unsurlarını kısmen derin etkilerle tecrübe etmeye başlamıştır. Terör, uyuşturucu, cinsel suçlar, hırsızlık vb. gibi toplumları endişelendiren gerilim konuları; ülkemiz adınadagündemisarsansorunlarhâlinegelmektedir.Genelkanıiseİslam'ınböylesi sorunlar karşısında bir sığınak olabileceği, ahlaki ilkeler üretebileceğidir. Hatta özel olarak İslam dini ile özdeşleştirmeden, ilahî kökenli dinsel öğretilerin bir sığınak olarak görüleceği kabul edilmektedir. Bir nevi dine sığınmayı çıkar yol olarak gören bir dünyayı gözlemliyoruz.

    Türkiye kamuoyunun dikkatlice izlediği, imam hatip okullarının misyonunu tamamladığı ve artık kapatılması gerektiği veya dönüştürülerek yeni eğitim kurumlarınınaçılmasıgerektiğigibisöylemlerinyukarıdaanılansebeplerledeilişkili olarakhemenhiçkarşılıkbulmadığıifadeedilmelidir.Busöylemlerinzamanlafarklı kesimler tarafından siyasi hesaplara açık tartışmalar eşliğinde dillendirilmesine karşın halk nezdinde bir karşılık üretememesi ve yeni bir model arayışından ziyade imkân ve kapasiteleri artırılarak imam hatip okullarının eğitim  faaliyetlerine  devam etmesi; mevzubahis okulların öneminin artacağına işaret olarak okunabilir. Türkiye'ninyalnızcaeğitimtarihiaçısındandeğil,siyasivesosyaltarihiaçısındanda kendinemahsusbirkonumeldeedenimamhatipokullarının,yenimisyonunavehalk düzeyindeki beklentilere cevap üretmeye devam edeceğisöylenebilir.

 

İmam Hatip Okulları Algısı ve Öğrenci Profili Araştırmalarının Düşündürdükleri: Bazı Göstergelerin Analizi

 "İmam hatip öğrencileri kimlerdir? Bu öğrenciler hangi toplumsal sınıflardan gelmektedir? Bu öğrencilerin aile yapıları nasıldır? İmam hatipli olmak aileden tevarüs eden bir özellik midir? İmam hatipli öğrenciler toplumda nasıl bir imaja sahipler? Toplumla bağ kurmada sorun yaşarlar mı? İtibarları ne düzeyde? Hangi değer yargıları ile anılmaktadırlar? Okullarda verilen eğitimin içeriğini belirleyen unsurlar nelerdir? İnsanların bu okullardan beklentileri neler? Diğer okullardan farkları nelerdir? Bu okullar gerekli midir? Değişmeli, dönüştürülmeli ve hatta kapatılmalı mıdır?"

 

İmam Hatip Öğrencisi Kimdir?

   Türkiye'de, ortalama dindarlık eğilimleri ile muhafazakâr-İslamcı siyasal eğilimler sergileyen ve gelir durumu orta-alt düzeyde seyreden toplum kesimlerinin, çocuklarını imam hatip okullarına gönderdiği görülmektedir. "Türkiye İmam Hatip Lisesi Öğrenci Profili"araştırmasındaeldeedilenverilerebakıldığındaöğrencileringenelolarak1.000-

2.500 TL civarında gelir ortalamasına sahip; anne ve babaların ilköğretim veya lise mezunu olduğu; babaların işçi-memur-esnaf (%58,7), annelerin ise ev hanımı (%93) olduğu; ortalama 3-4 çocuklu aile yapılarına sahip oldukları görülmektedir.

28 Şubat öncesi imam hatip lisesi (İHL) öğrenci profilinin en belirgin yanı, öğrencilerin önemli bir kısmının köy çocuğu olması yahut yakın zamanlarda köyden şehre göç etmiş ailelerin çocukları olmasıydı. Oysa günümüz İHL öğrencilerinin en belirgin vasıflarından biri, şehirlerde doğmuş olmaları veya bu öğrencilerin ailelerinin


 uzunzamandırşehirlerdeyaşıyorolmasıdır.Budurum,imamhatipokullarındayaşanan değişimi kendi içinde izlemek için bize imkân vermektedir; zira hem nesil farklılıkları hem de aile ve köken farklılıkları, öğrencilerin sahip  oldukları  kültürel  özelliklerin ve dünyayı algılama biçimlerinin de değiştiğine dair ipucu olmaktadır. Bunun gibi zaman içinde yaşanılan değişimler ve dönüşümler imam hatip öğrencilerinin kuşaklar arası farklılıklar taşıdığını göstermektedir. Kamuoyunda sıklıkla dillendirilen "imam hatip nesli" tanımlaması tam da böylesi bir gösterge değere sahiptir. Ancak bu konuda doğru bir kavrayış üretebilmek için dönemsel değişkenler  belirlenmeli,  kuşaklara göre okulların ve öğrencilerin karakteristik özellikleri irdelenmeli, değişen öğrenci tipolojileri çıkarılmalıdır. Genelleyici bir bakış ile çözümlenmeye çalışılan imam hatip neslikavrayışıyanıltıcıolabilir.Kısacayüzyılıaşkınhikâyesiyleimamhatipöğrencileri, kuşaklararası farklılıklar temelinde incelenmeli ve anlaşılmaya çalışılmalıdır.

 

       Öğrencilerin kendi kuşakları içerisinde değerlendirilmesi gereği, nostaljik beklentilerden ve değerlendirmelerden uzakta daha gerçekçi açıklamalara ihtiyaç olduğunu gösterir. Özellikle hayat tarzları, dünyaya eklemlenme biçimleri, alışkanlıkları, kültürel özellikleri ve sahip oldukları modern değerler; yeni gelen kuşağın yeni bir okumaya tabi tutulmasını kaçınılmaz kılmaktadır.

 

 

 

 

 

 

                       İmam Hatipli Olmak: İmaj ve İtibar Sermayesi

 

Eğitimsürecinde gençliğin değer gelişimi, kişilik unsurlarının kazanımı, aidiyet duygusunun ortaya çıkması, siyasal veya ideolojik kimliklerin inşası ve yaşama tarzı ile uyumlu bir kültürel alanın tanımlanması gibi sonuçlar üzerinden gençlik ve eğitim kurumları arasında bir bağ kurmak elbette mümkündür. Kolejli, fen liseli, askerî liseli, meslek liseli vb. şeklinde ifade edilen ismiyle müsemma tanımlar; bir kimliğin algılanışını, onayüklenilenanlamlarıvebeklentileridevurgulayanbireraidiyetunsuruna dönüşmektedir.Buanlamda,"imamhatipli"olarakbetimlenenveboyutlarıitibariyle bireğitimkurumundaöğrenciolmanınanlamınıaşantanımlayıcıunsurları,toplumsal tipolojiler içinde değerlendirmek mümkündür  Bahse konu olan durum, bir imaj ve algı durumu ortaya çıkarır. Okulların ve öğrencilerin bir kimlik bileşeni içerisinde değerlendirilmesi, ona yüklenilen anlam ve beklentilerin de düzeyini belirler. Bu anlamda, imam hatip okullarının ve öğrencilerinin genel algısı ve imajı ile ilgili gerçek ya da abartılı envaiçeşit tevatürlerüretilmiştir.

Bu kabullerin başında imam hatip öğrencilerinin mutlak iyi ve nitelikli oldukları, günah ve yasak olandan her zaman uzak durdukları, sıkı dindarlık eğilimleri sergiledikleri, toplumun yüksek ahlak ve değer taşıyıcıları oldukları vb. gibi zaman zaman insanı aşan nitelemeler yer almaktadır. Böylesi bir söylemin öğrencileri övmek anlamında bir iyi niyet barındırdığı açıktır; ancak bu söylem, sıradan birer insan olarak imam hatip öğrencilerinin içsel bir gerilime düşmesine sebep olabilir. Yüksek mefkûreleri temsil kabiliyetine sahip görülen imam hatip gençliğindenâdeta zaaflardan arınmış, günahlardan azade kılınmış bir karakteri hayata geçirmelerini beklemenin onlar üzerinde ciddi baskılar doğuracağı açıktır. Hatta böylesi yüksek düzeyli beklentiler, imam hatip öğrencisi olduğunu gizleme şeklinde bir tutumun haklıbirgerekçesiolarakdagörülebilir.Budurum;imamhatipöğrencilerininsıradan beklentileri, talepleri ve sorunları olan ortalama bir öğrenci profili çizebileceği gerçeğiniunutturabilir.

Bütün olumlu değerlendirmelerin tersine, kamuoyunda paylaşılan ve açıkça olumsuz sayılabilecek yakıştırmalardan da bahsetmek mümkündür. İmam hatip öğrencilerinin içe kapalı bir yapıya sahip olduğu ve toplumun genelinden ziyade sınırlıbirtopluluğunparçasıolarakkaldığı,kendilerindenbaşkasınasaygıduymayan, demokratik tutum ve kültüre sahip olmayan insanlar topluluğu olduğu,terörize edilmeye açık bir din anlayışı ve kültürel yapıya sahip olduğu şeklindeki eleştirilere dedeğinmekgerekir.Bütünbuiddialaracevabeneldeedilenverilerebakmakgerekir.

"Türkiye'de İmam Hatip Liseleri ve İmam Hatipliler Algısı"7 araştırmasının genel geçersonuçlarınagöre,buokullarınöğrencilerininvemezunlarınıntoplumdaolumlu bir imaja sahip olduğu görülmektedir. "İmam hatip lisesi (İHL) mezunları topluma uyum sağlayamamaktadır." şeklindeki yargıya araştırmaya katılanların % 56,6'sı karşı çıkmıştır. Yine aynı araştırmanın verilerine göre "İHL öğrencileri/mezunları toplumdasaygıgörürler/itibarsahibidirler."görüşüneyüksekkatılımgösterilmiştir

 

 

Son dönemde ülkemizde ve dünyada en önemli sorun alanlarının başında terör olaylarının ve suç işleme oranlarının artması gelmektedir. Bu durum, ülkemiz adına bir güven sorunu olarak çok daha geniş ölçekte bir toplumsal boyut kazanmaktadır. Yapılan bu araştırmada gerek terör gerekse suç işleme oranları itibariyle imam hatip lisesi (İHL) öğrencilerine veya mezunlarına toplumda atfedilen önemli bir güven duygusu belirmektedir. Bu durum, İHL özelinde inşa edilen bir sosyal sermaye kaynağı olarak da değerlendirilebilir. İmam hatipli olmanın bizzat kendisi, güvenilir olmak ile eşanlamlı olarak kabul edilmektedir. Bu anlamda, araştırmaya katılanlar arasında "İHL öğrencilerinin/mezunlarının teröre bulaşmayacakları"nı düşünenlerin oranının%49,2ve"suçişlemeoranlarınınimamhatiplilerarasındadüşükolduğu"nu düşünenlerin oranının da %59,4 olması, bu hususlarda fikir beyan etmeyenlerin oranlarıdadikkatealındığındaoldukçaanlamlıdır.Sonolarak,buverileridestekleyen güvenilirlik göstergesi olmuştur. Buna göre, imam hatipli olmak;katılımcıların

%56,4'ü için güvenilir olmak demektir.

 

                   İmam Hatip Okulları ve Diğerleri

İmam hatip okulları, Millî Eğitim Bakanlığı'na bağlı birer eğitim kurumudur ve elbette bu okulların öğrencileride eğitim kademesinde belirli başarı ve bilgi kapasiteleri ile değerlendirilen genç bireylerdir. Bu açıdan, siyaset ve ideolojik gerilimler bir kenara bırakıldığında okul ve öğrencilerin idealleri, üniversite ve akademik gelecek adına önemsenir. Bu çerçevede; öğrencilerin, din eğitimine ilave olarak fenbilimleri vesosyalbilimleralanlarındanaldıklarıbütünderslerideğerlendirmekkaçınılmazdır. Bütün eğitim kurumları için olduğu gibi imam hatip liseleri için de fiziki koşullar, eğitim imkân ve yeterlilikleri, öğretmen-öğrenci ilişkileri vb. başlıklarda önemli sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Ayrıca, gelecek kaygısı ve idealler açısından imam hatip öğrencileri de diğer okulların öğrencileriyle aynı beklentilere sahiptir. Eşit koşullarda girilen yükseköğrenim sınavları ile yine aynı beklentilerle ulaşılmak istenen nitelikli üniversite öğrenciliğine geçiş, mevcut koşulları da değerlendirirken birer kriter hâline gelmektedir. Bu anlamda, lise sonrasında din görevlisi olarak mesleki kariyere başlama fikri ötelenmekte, öncelikle yükseköğrenime devam etme ve farklı mesleklerde kariyer yapma imkânlarıaranmaktadır.

Formel eğitim imkânları dolayımında gelişen beklentiler, yine kamuoyunda belirginleşen bir diğer olumsuz önyargıya da bir cevap niteliği taşımaktadır. İmam hatip okullarında yetişen öğrencilerin Cumhuriyetin temel değerleri ve idealleri ile çelişen, laiklik karşıtı insanlar olduğu, bu okulların yalnızca din eğitimi vermesi gereken okular olduğu, velilerin çocuklarını  yalnızca  din  eğitimi  almaları  için  bu okullara gönderdiği şeklindeki iddialar kamuoyunda dillendirilmektedir. Bu iddiaların bir değerlendirmesi niteliğinde olan verilere bakıldığında tablo, oldukça farklı bir görünüm arzetmektedir.

"Türkiye'deİmamHatipLiseleriveİmamHatiplilerAlgısı"araştırmasınakatılan insanların görüşlerine göre imam hatip okulları, dindar nesil yetiştirmek amacına uygun okullardır. Bununla birlikte, bu okulların ve öğrencilerinin "Cumhuriyet ve laiklik karşıtı" olarak algılandığı iddiasını doğrulamak mümkün görünmemektedir. Zira"imamhatiplisesiöğrencilerininlaiklikkarşıtıolduğu"nagörüşmecilerin

%31,1'inin katılmasına karşın %46,3'ünün katılmadığını, "imam hatip liselerinin Cumhuriyet karşıtı nesiller yetiştirdiği"ne ise görüşmecilerin %30,5'ininkatılmasına rağmen %47,9'unun katılmadığını görüyoruz. Bu verilerin ortaya koyduğu gerçek, kamuoyununkonuyadairgenelgeçerbirkanaattaşımadığı;İHLöğrencilerine yönelik algıda iyi niyet beyanındabulunduğudur.

 

 

İmam hatip okullarının ve öğrencilerinin Türkiye'nin temel değerleri ile çelişme veya sorun yaşama potansiyelleri açısından toplumsal algı, negatif bir görünüm arz etmektedir. Aslında bu okulların bir tehdit veya tehlike unsuru olarak görülmesi mümkün değildir; zira bu okullarda iyi bir ahlaki eğitim verildiği algısının oldukça yüksek(%70,7)olduğugörülmektedir.Bununyanısıra,toplumunönemlibirkesimi; imam hatip liselerini sadece din eğitimi veren kurumlar olarak görmemektedir. Bu kesimin genel beklentisi, din eğitiminin yanında fen bilimleri ve sosyal bilimler alanlarındadiğerokullardagösterilenderslerindeimamhatipliselerinde(İHL'lerde) verilmesiyönündedir.din-iman öğretilen yerler ya da velilerin kötü alışkanlıklardan korumak için çocuklarını gönderdikleri okullar olmanın ötesinde;toplumunçokbüyükbirçoğunluğutarafından,alınandinîeğitiminyanında dünyevi ilimlerin de tahsil edileceği kurumlar olarak kabul edilmektedir (%66,7). Dolayısıyla, toplumun İHL'ler konusundaki genel hassasiyetine bakıldığında sadece din eğitimi meselesine odaklanılmadığı, aynı zamanda bu okullarda sosyal, fen ve matematikdersleriaçısındandaiyibireğitimverilmesininbeklendiğigörülmektedir.

 

 

İmam Hatip Okulları Kapatılsın mı?

 

İmam hatip okulları, dünden bugüne bir tarihsel tartışmanın odağında yer almış; bu okulların gerekliliği, buralarda verilen eğitimin kalitesi ile bu okullardan mezun olanların sayısı ve meslekleri sürekli gündemde tutulmuştur. Kesintilerle malul de olsa yüzyıllık varlığı ile bugüne kadar ulaşan bu okulların toplum nezdinde bulduğu karşılık, hemen her dönemde farklı bir gerekçeyle de olsa kendini ortayakoymuştur. Özellikle son dönem Türkiye'sinde yaşanan darbe girişimini organize eden dinsel görünümlüteröryapısınınimamhatipokullarınailişkinyakındönemdegündeme getirdiği tartışma, bu okulların gerekliliğini sorgulamayı amaçlamıştı. Bu tartışmaya dair ilerleyen süreçte ilgili iddialar cevabını bulmuş ve asıl mevzunun imam hatip okullarınaveöğrencilerinenüfuzedilemeyişiolduğugörülmüştür.Aslındailgiliterör yapılanmasınınbuokullaraveöğrencilerenüfuzedememesi,buokullardaverilendin ve ahlak eğitiminin sağlıklı bir din anlayışına yaslandığını da kanıtlamıştır. Ayrıca, araştırma verilerine göre toplumun çok büyük bir kesimi, imam hatip liselerinin (İHL'lerin) kapatılmasına karşıdır (%62,0). Bu fikre katılma oranları değişiklik göstersebiletoplumunfarklıkesimlerinden,farklıgörüşlerindeninsanlardaİHL'lerin kapatılmasınakarşıdır.Sağlıklıbirdinanlayışınınimkânıolarakimamhatipokulları, hâlen önemli bir karşılığa sahiptir.

İHL'ler konusundaki önemli bir tartışma da isim değişikliği meselesidir. Zaman zaman "imam hatip" isminin yıprandığı öne sürülerek "ilahiyat liseleri" gibi alternatif isimler üretilmiş ve bu tartışmalar Türkiye gündemini meşgul etmiştir. Bu konuda toplumun geneli, isim değişikliğine de karşıdır (%54,2). "İmam hatip" ismi, toplumun çok büyük bir kesimi tarafından kabul görmüştür ve vazgeçilmez bir isim yahut etiket olmuştur.

 

Sonuç

Bir eğitim kurumu olmanın yanı sıra toplumda bulduğu karşılık ile imam hatip okulları,diğereğitimkurumlarından   ayrılmaktadır.ZiraTürkiye'debuokullara   atfedilen  değer ve nitelikler, ortak bir tanımlayan olarak hemen her kesimden insanın neredeyse üzerinde ittifak ettiği olumlu bir imaja sahiptir. Bu nitelemeler, "imam hatipli" olmanın bir ayrıcalık sebebi olarak algılanmasını da beraberinde getirmiştir. Araştırmalar ile tespit edilen bu gerçek, toplumun genel algısını yansıtması açısından önemlidir. Bu araştırmalarda tespit edildiği üzere imam hatip liseleri (İHL'ler); toplumun önemli bir kesimi için, millî ve manevi değerleri uhdesinde toplayan, uzlaşmacı ve insana saygıyı önceleyen, çalışma ahlakına sahip, paylaşımcı ve yardımsever bireyler yetişmesinde söz sahibi olan eğitim kurumları olarak önemsenmektedir. Bununla birlikte, bir diğer genel algı da İHL'lerin güvenilir insanlar yetiştiren bir eğitim kurumu olmasıdır. Özellikle terör faaliyetlerine katılımın ve suç işleme oranlarının imam hatipliler arasında düşük olduğu inancı, yüklenilen değerin ve belki de beklentinin önemli bir göstergesiolmuştur.

 

RAPORU HAZIRLAYAN:

Nurullah ÇELİK

Süleyman Solhan İmam Hatip Lisesi Müdürü

17-05-201917-05-201917-05-201917-05-2019


Sanayi Mahallesi İpekyolu Caddesi No 7B 47400 Mardin Kızıltepe Email kiziltepe47ETmeb.gov.tr - 0482 312 10 20// 0482 312 19 64 //

MEB © - Tüm Hakları Saklıdır. Gizlilik, Kullanım ve Telif Hakları bildiriminde belirtilen kurallar çerçevesinde hizmet sunulmaktadır.